Hakikatin kâşifi ve adeta mutlu yaşamın mimarı olarak, söylenenleri açıklayacağım. Çünkü kimse hazzın kendisini haz olduğu için hor görmez, ondan nefret etmez veya ondan kaçmaz; hazzı akılla nasıl takip edeceğini bilmeyenleri büyük acılar takip eder. Acının kendisini acı olduğu için seven, peşinden koşan veya elde etmek isteyen de yoktur; ancak kişinin emek ve acı yoluyla büyük bir haz aradığı bu tür zamanlar asla yaşanmaz.
Çünkü en küçüğümüze bile, bedeninde herhangi bir zahmetli egzersize girişen, ancak bundan bir fayda elde etmek isteyen birine karşı adil olmak gerekirse. Ama gerçekte, mevcut hazların pohpohlamalarıyla teskin edilip bozulmuş, açgözlülükle kör olmuş, kendilerine ne tür acı ve sıkıntılar verileceğini öngöremeyenleri hem suçluyor hem de en çok nefreti hak edenler olarak görüyoruz; ayrıca, zihninin yumuşaklığı, yani emek ve acılardan kaçışı yüzünden görevlerini terk edenler de benzer bir hataya düşerler.
Phasellus eleifend velit id nibh pharetra scelerisque. Proin et metus felis. In facilisis rutrum ex sit amet tempor. In laoreet a sapien ac convallis. In nec lorem imperdiet, consectetur quam et, semper ligula. Quisque cursus tempus aliquam.
Praesent eu nulla commodo, lobortis sem ac, pellentesque quam. Sed posuere, tellus et eleifend euismod, nunc urna tincidunt metus, eu pretium eros leo et dui. Vivamus vitae mauris nibh. Aenean sed lacus ut sapien vulputate egestas vehicula eu velit.
Proin euismod elit nec eros feugiat posuere. Suspendisse dictum risus euismod felis luctus, sed sollicitudin tortor tempor.


